Hayat bazen, susmakla anlam kazanır. Birinin suçlu olup olmadığını, ruhunun ne halde olduğunu, acısını ya da mutluluğunu anlamanın yolu, onun kelimelerinden değil, sessizliğinden geçer. Hiç düşündünüz mü? Neden bazı anlarda susmak, bir hak haline gelir? Neden bazen kelimeler, sadece daha fazla acı yaratır? Ve neden susmak, aslında en güçlü tepki olabilir?
Susma Hakkı: Kelimelerin Arkasında Yatan Güç
Bir Kadın ve Bir Erkeğin Hikâyesi
İstanbul’un sokaklarında bir sabah…
Seda, bir kafede, pencereye karşı oturuyordu. Dışarıda yağmur yağıyor, fakat bu, onun dünyasında her şeyin durduğu anlamına geliyordu. Ertesi gün, hayatını değiştirecek bir davada, kendisini savunmak zorunda kalacaktı. “Her şey hazır mı?” diye sormuştu avukatı ona, ama Seda’nın cevabı sessizlik olmuştu. Ne söylese daha da derinleşeceğini bildiği bir sorun vardı. İfadesi, suçlu olduğu kadar masum da olabilirdi. Sözler, her zaman gerçeği yansıtmaz. Sözler, bazen insanlar arasındaki mesafeyi daha da arttırır.
Ve işte o an, Seda’nın susma hakkı devreye girdi. Yaşadığı olayda, kendisini savunmanın en doğru yolunun konuşmamak olduğuna karar verdi. Söylediği her kelime, belki de onu haksız yere suçlayacak, belki de savunmasız bırakacaktı. Yani, susma hakkı… Bu, sadece hukukun değil, bazen de insan ruhunun savunma mekanizmasıydı.
Peki ya Ahmet? Seda’nın eşi olan Ahmet, oldukça farklı düşünüyordu. O, her şeyin bir çözümü olduğuna inanıyordu. “Konuşmalısın!” dedi. “Gerçeği anlatmalısın. Bizimle birlikte olduğunda sana inanacaklar.” Ahmet, problem çözme konusunda uzmandı. Her durumda bir strateji geliştirmeyi seviyor, her soruna bir çözüm bulmayı hedefliyordu. Onun gözünde, her şey mantıklıydı ve doğruyu söylemek her zaman en iyi yoldu.
Ancak, Seda’nın susma kararını kabul etmekte zorlanıyordu. “Neden sessiz kalıyorsun? Neden karşı durmuyorsun?” diyordu. Ama Seda, kendi iç dünyasında bir savaş veriyordu. Her kelime bir bomba, her cümle bir tuzak gibiydi. Ahmet’in çözüm odaklı yaklaşımı, ona doğru geliyordu, ancak her şeyin üzerinde bir sessizlik vardı. Seda, sadece susarak cevap verebileceğini hissetti.
Susma Hakkı: Bir Kadının ve Bir Erkeğin Farklı Dünyası
Seda’nın susma kararı, bir çoklarının anlayamadığı bir duruştu. Fakat, bu hak, hukukun çok daha derin bir koruma biçimiydi. Eğer her şeyin üstesinden kelimelerle gelinecekse, o zaman her konuşma bir silaha dönüşebilirdi. Burada susmak, bir anlamda kişinin kendini koruma hakkıydı.
Kadınlar ve erkekler, dünya üzerindeki zorluklarla başa çıkarken genellikle farklı mekanizmalar kullanır. Erkekler çözüm odaklı, mantıklı ve stratejik bir bakış açısıyla olaylara yaklaşırken, kadınlar daha empatik, duygusal ve ilişki odaklıdır. Ahmet’in çözüm önerileri, ona mantıklı gelebilir; fakat Seda, duygusal olarak daha derin bir seviyeye inerek, susmanın gücünü fark etti.
Susma Hakkı: Bir Hak, Bir Savunma
Susma hakkı, sadece bir yasa değil, bir insanın içsel sınırlarını koruma hakkıdır. Bazı zamanlar, susarak daha çok şey anlatılabilir. Bazı anlarda kelimeler, sadece daha fazla acı, kargaşa ve karmaşa yaratır. Herkesin içindeki o sessiz mücadeleyi, sadece bir kaç kelimeyle dışa vurması beklenemez.
Seda, durumu kabullenmişti; ve sessizliği, bir savunma mekanizması olarak kullanıyordu. İfadesi, masumiyetini en iyi şekilde anlatacak yegâne yoldu. O an, susmak, gerçek bir özgürlük biçimi haline gelmişti. Her kelime, belki de onu daha da köşeye sıkıştıracaktı. Bu yüzden, susma hakkı bir seçenekten çok, bir zorunluluk halini almıştı.
Susmanın Ardında Yatan Derin Anlam
Hayatta bazen kelimeler, anlamlarını yitirir. İnsanların iç dünyasındaki karmaşayı kelimelerle açıklamak, bazen imkansız hale gelir. Duygusal ve akılcı bir mücadele arasında, her birey farklı bir yol seçer. Ahmet’in çözüm odaklı yaklaşımı, onu doğru yolda tutmaya çalışırken, Seda’nın susma hakkı, belki de olayın en doğru çözümüdür. Çünkü bazen, bir şeyi söylemek değil, susmak en büyük cesaretin ve savunmanın sembolüdür.
Ve belki de, susmak, en derin hakikati anlatmanın en güçlü yoludur. Çünkü her kelime, bir katman ekler. Susmak, bu katmanları ortadan kaldırarak gerçekliğe bir adım daha yaklaşmaktır.
Susma hakkı, sadece bir hukuki ifade değil, aynı zamanda insanın kendi ruhunu ve benliğini koruma hakkıdır. Bu, zaman zaman dilin çok ötesinde bir savunma aracı haline gelir.
Peki, sizce susmak bir hak mıdır? Ve bu hak, insanın içsel savaşını ne şekilde etkiler? Yorumlarınızı paylaşın, sohbeti birlikte büyütelim.